24 Temmuz 2011 Pazar

yarın Allah katında sunsam ömrümün cvsini, duyarlılıkta bütünlemeye kalırım yemin ederim...

Gözyaşlarımı üzerine alınma sakın. Dünya barışı için… Ciğerleri yanan vatanım ormanlarımda bir fidan yeşertmek için... Halklarımızın kardeşçe  yaşaması için…  Baba Beni Okula Gönder Kampanyasına destek vermek için. Valla lan!

Matemimden kendine pay çıkarma sakın. Aziz Yıldırım istifa etsin diye. Kayserililer, Çorumlular, Erzurumlular ana dilde eğitim hakkına kavuşsun diye. Yök kaldırılsın, polisler üniversitelerden defolsun, defolmazsa bizi diskoya götürsün diye. Olmadı çay da getirebilirler. Oy gözün kör olsun faşizm… Teyteytey…

Uykusuzluğumu seni düşünüyor oluşuma verme sakın. Chp kongresindeki Kılıçdaroğlu afişini düşünüyorum. Amcayı Che’ye benzetmelerindeki tuhaf şuursuzluğu anlamaya çalışırken  Deniz Baykal’ın mavi donu geliyor aklıma. Mavi don, Ali Kırca’yı çağrıştırıyor ister istemez ve ben onun çökertme pozisyonunu düşünüyorum. Çökertme oynarken buluyorum sonra kendimi. Ellerimi iki yana açmış,  bir adım sekip, iki adım sağa kayarken Devlet Bahçeli’nin üstün matematik dehası geliyor aklıma… Matematik deyince zııııp, havuz problemlerine geçiyorum. Yani bilerek geçmiyorum. Geçmiş bulunuyorum. Fark ettiğimdeyse hayli geç oluyor... Havuz problemi kafamı bilhassa meşgul ediyor. Zengin bir akrabamızın villasındaki havuzu düşünüyorum. Çok problemli bi havuzdu mesela. Yani varlık içinde yaşıyordu, ha bire partilere ev sahipliği filan yapıyordu, ışıltılı bi dünyası vardı ama mutsuz bi havuzdu. Tüm o kalabalıklar içinde yalnızdı. Eh sonra bir bakıyorum ki sabah olmuş. Daha havuz problemi çözeceğidik…

Oburluğumu sensizlikten depresyona girmeme bağlama sakın. Afrika’daki açları düşünerek yiyorum. Arkamdan ağlamasınlar diye yiyorum. Büyüyüm de adam oluyum diye yiyorum. Öyle çok yiyorum ki, hiç durmadan bıkmadan usanmadan… Derin devlet “emekçileri” araştırsa benim bir sabotaj hazırlığında olduğumu anlayabilirler. Dünyadaki tüm lokmalar benim boğazımdan geçecek. Tai-yeap aç kalsın da ölsün diye yiyorum esasında. Planımın başarıya ulaşması için kendime gastrit hastası süsü vermeli, “az az, tez tez” yemeliyim. “İnsanlık Oburu” işkembeyi delecek.

Tadım kaçtı. “Kalbimdeki yara daha çok, daha derin” diyor Sema, Hasret şarkısında… Bu hasret dediğinin elinde bir tırpan var, santim santim buduyor beni yokluğuna en alıştığım yerlerimden…