29 Eylül 2012 Cumartesi

bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin

onur, gurur, ahlak... ne zor kelimeler abidin. hele bunlarla yaşayabilmek... nerde? bok çukurunun içinde. pavyonda ahlaklılık taslanmayacağı söyleniyor. ya benim ahlakım sandığınız yerde değilse, bacaklarımın arasında?

"düşlere dalmaksızın, bir düşü kavramak" bir süredir aklımı kurcalıyordu. mümkün diil, diyordum. çok çok sevdiğim bir şiirin defosu gibi geliyordu bu cümle bana. şimdi nasıl anlıyorum bilsen, meğer ne yürekten bi cümleymiş. bizzat deneyimliyorum... sana bir düşün matematiğini, mekaniğini ve şiirini verebilirim, gözyaşını verebilirim, isyanını... üstelik "gerçek" mefhumuna boğazıma kadar batmışken.

ben de bilmiyorum mesela mikail'in payından düşeni bana. ibrahim'in, yakup'un...

sonra hayatın muhteşem bir hadise olduğunu düşünüyorum. sorunum büyüyü bozanlarla... bu cümleyi burada düzeltmem gerekiyor. sorunum, büyünün bozulmasıyla. kişi, kurum önemsiz. çok önemsiz. benim sizin allahınızla sorunum var. benim inandığım allah çogzel, gelsene!

abidin yemin ederim, gururla bakıyorum dünyaya. hiç mi hiç acımıyor artık. idrak, ikrar, idrak, ikrar, idrak, ikrar... öyle anlıyorum ki, nefret edemeyeceğim kadar. burada anlıyor olmam, onayladığım anlamına gelmemeli. üçüncü sınıf bi film adıydı değil mi  "ne yaptığını biliyorum" başında geçen yaz var tabi. biliyorum. ne yaptığını biliyorum. ne yaptığınızı... gülümsüyorum. öyle önemli şeyler var ki hayatta. bunlar benim için sıçrama basamağı sadece. sağolun. valla.

çok severdim eskiden şebnem ferah'ı. gerçi hala seviyorumdur, dinlemesem de eskisi gibi...

"hayatıma giren herkese, yaşanmış herşeye teşekkürler, büyüyorum sizinle"

http://www.youtube.com/watch?v=fMtoqfBsq4w 

şarkıyla birlikte adını hatırladım. manidarmış:)

26 Eylül 2012 Çarşamba

hiç işte.


vay efendim öyle olduydu da böyle olduydu... ama şuydu da fekat buydu. lüzumu yok. "ikrar" iyi sözcükmüş lan aslında abidin

http://www.youtube.com/watch?v=tANYElHOFo0

19 Eylül 2012 Çarşamba

bu yaşa erdirdin de beni...

"şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana ya rabbi!
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin.
tütmesi gereken ocak, nerede?"

 beni sabote eden bir dua bu. münacaat... geldi, gitmiyor...

gözyaşı çiğ tanesi, gizli dert veya verem. ne fark eder demişim. bilmeden farkı istemişim... vay ki gençtim...
 

 
 
 


 

16 Eylül 2012 Pazar

böyle böyle çelik oluyor yumuşak metal


geçen gün seninle yaşa(ma)dıklarımı, hiçbir şeye değişmeyeceğimi düşünürken suçüstüledim kendimi. sana kadar kum havuzunda oynuyormuşum meğer. parmağıma batan kıymığı felaket sanıyormuşum. sen böyle sanki kıyametimsin. kişinin kendi kıyameti...

http://www.youtube.com/watch?v=9GhHNK3LVyE