24 Temmuz 2011 Pazar

nerdeee o eski intiharlar

“Hayat düşünenler için komik, hissedenler için trajiktir”
‘senin içinse trajikomik…’


1 NO’LU İNTİHAR MEKTUBU…

“Annem, dünya güzelim, ilk evim benim… Bazı insanlar baştan yanlıştır. Doğmaları bile hatadır o insanların. Kabul etmek gerekir ki bende onlardanım. Baştan yanlış olan, doğması yeryüzüne gelmesi hata olan küçük insanlardan… Belli ki bu yüzden yaşam hep ne istersem tam da tersini veriyor bana. Belki beklentilerim konusunda haddimi aştım da bunun hayal kırıklığı yaşadığım, bilmiyorum… Düşünsene dünyayı kurtarmak için sahneye çıktığını sanıyorsun, bu oyunun kahramanı sensin… Sonra basit bir figüran olduğunu öğreniyorsun, hem de sadece kalabalık sahnelerde, hem de rabarban bile yok… Ben… Kaldıramıyorum… Tökezledim… Gerçekten üzgünüm. Ve teşekkür ediyorum sana annem olduğun, beni herkesten çok sevdiğin ve tek sevenim olduğun için… Hoşçakal”

Üç gündür düzenli olarak bileklerimi kesiyor ve uyuyorum. Sabahları uyanıp da hala yaşıyor olduğumu görmek sinirlerimi bozuyor. ‘ T bölgen yağlanıyor, sivilcelerin azıyor, selülitlerin artıyor, G noktan köreliyor…’ Dün gece bileklerimde kesebileceğim son yerleri de kestim, yardımcı olsun diye anti depresanlarımın tamamını da içtim birkaç şişe ucuz şarap eşliğinde ‘de bana mısın demedin. Ah sen ne domuzsun domuz! Bünye sağlam tabii’ Kanım çabucak pıhtılaşıyor. Ellerimi açıp kapıyorum, bileklerime masaj yapıyorum pıhtılaşmayı engellemek için, olmuyor. ‘Olmuyor. Olmuyor. Kes!’ Bıçaklasam kendimi… ‘Bıçak derinin altına girince… bir an kısacık bir an soluksuz kalma duygusu, o acı korkutuyor seni. Yapamazsın. Oysa bıçak acıtmaz, ağrıtır. Bilmiyorsun.’ Yapamayacağımı bile bile her gün banyo yapıyorum, sevdiğim elbiselerimi giyinip makyajımı yapıyorum ve başlıyorum törene. Elimde içkim yanı başımda et bıçağı. Derim öyle gergin. Karın boşluğuma saplasam bir an tüm cesaretimi toplayıp… ‘midene gelirse bıçak, mide asitlerin dağılacak, diğer organlarını da yakacak belki asitler, pis pis kokacaksın. Boşuna mı banyo yaptın?!’ Rezalet. İğrenç. En uygun yer karaciğerim. ‘hem komaya da girersin’


2 NO’LU İNTİHAR MEKTUBU…

“Çünkü…
seni sevdim. Annemden sonra bir tek sen vardın ve başka da kimsem yoktu. Kimsecikleri de istememiştim zaten.
sen sadece sevdiğim adam değildin. Her şeyimdin.
bir gün çok hastayken, ümidimi yitirmişken her şeyden, başıma iyi bir şeyin gelmesini dilemiştim. Sen çıkıverdin karşıma.
seninle sevişirken gözlerimi kapadığımda yemyeşil bir ovada yürüyordum yalınayak. Çam kokusu yayıyordu tenin ve yağmur yağıyordu. Aklımda hep annem vardı.
bir çocuğumuz olacaktı… Şimdi hiç kimsenin gücü yetmez boşlukta asılı kalan, can çekişen ruhumu da kürtaj etmeye.
artık gözlerim açık sevişiyordum. Çam kokusu olağandı ve yağmur dinsin istiyordum. Aklımda yine annem vardı.
birlikte olduğumuz tüm o yıllar boyunca aslında canımı yakmak, beni benden almak ve içimden başka birini çıkarmak dışında hiçbir şey yapmadın, şimdi anlıyorum. Ve artık “ben” olamıyorum.
seni tanıdığım güne, seni sevmişliğime, seninle yaşamışlığıma lanet okuyorum.
beni karanlığın ortasında bıraktın, çaresiz. Sımsıkı yumdum gözlerimi ve gelip ışığım olmanı bekliyorum.
gelmeyeceğini biliyorum.
kapına gelip seni sevdiğimi söylemek istemiyorum. Artık köpekleşmek istemiyorum.
sana gelirsem beni kabul edeceğini biliyorum. Ama benim yaralarım geç iyileşir, sen de çabalamazsın zaten beni iyi etmeye.
seni özlüyorum.
birlikte yaptığımız hiçbir şeyi tek başıma yapamıyorum.
biz seninle birlikte nefes alıyorduk, sinemaya gidiyor, kitap okuyorduk. Sarhoş oluncaya kadar içiyor, konuşuyor, oyunlar oynuyorduk. El ele keşfediyorduk tüm anlamları, doğmamış bebeğimizin yaşamı keşfetmesi gibi. Öyle açtık ve bir o kadar heyecanlı, korkak…
anılardan, anımsamaktan nefret ediyorum. Gözümü telefona dikip saatler boyu aramanı beklemekten nefret ediyorum. Karşılaşabilmemiz için ‘tesadüf’ yaratmaya çalışmaktan nefret ediyorum. Tüm o ‘tesadüf’lerde mutluymuş gibi görünmekten, fahişeler gibi abartı kahkaha efektlerimden nefret ediyorum. Tüm güzel ve yalnız kadınlardan nefret ediyorum. Tüm güzel ve yalnız kadınlardan nefret etmekten de nefret ediyorum. Seni düşünmekten, ‘sen duygusu’ndan nefret ediyorum.
rüyamda o esmer kadınla gittin. Ben ağladım siz güldünüz. Sana bir elma verdim ve sen o elmayı ısırıp cebine koydun. Sonra o esmer, uzun saçlı, yüzünü göremediğim ama güzel olduğundan emin olduğum kadınla gittin.
cebindeki elma çürümeye yüz tutmuştu.
bacaklarımın arasındaki küçük, ıslak et parçasını suratına fırlatmak istiyorum.
ağzının içine avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Cümlesiz. Kelimesiz. Öylece. Tiz!
yaşam tüm karmaşasıyla sürüyor. İnsanlar telaşla bir yerlere gidip geliyorlar. Güzel şarkılar besteleniyor, iyi kitaplar da yazılıyor bazen. Her gün sıcak ekmek çıkarıyor karşıdaki fırın. Çoğu önce kendi evinin önünü temizlemeyi öğrendi bile. Ama ben dokunamıyorum hiçbir şeye. Şu yağmurlar da olmasa hani, puslanmasa camım her soluk alıp verişimde farkında değilim hayatın, başkalarının. Bir tek ben varım yeryüzünde bir tek ben ve acım…
küçük aptalca şeyler bile beni yaralamaya yetiyor. Bu duyguyla yaşamak istemiyorum.
Cipralex’lerim yetmiyor beni dinginleştirmeye. Sadece uyutuyor. Sersemletiyor ve ben böyle anlarda neyi ne yapacağımı bilmiyorum. Ellerim kollarım öyle fazla öyle çok benden değil ki, neyi nereye koyacağımı, neyi nasıl taşıyacağımı bile bilmiyorum.
önceki gece kutunun tamamını içtim. Birkaç gün boyunca hiç uyanmamak için. Ben yatağımda yatıyordum ve sen de hemen yanı başımdaydın. Konuştuk uzun uzun. İkimizde ne kadar üzgün olduğumuzdan bahsettik. Bir ara annem girip çıktı odaya. Sonra ev arkadaşım geldi, büyü bozuldu. Gerçek yeniden kanırtmaya ve kanatmaya başladı beni. Yine de seni gördüğümden ve konuştuğumuzdan eminim. Kesinlikle rüya değildi bu!
bana bir insanın yeryüzünde yapabileceği en büyük kötülüğü yaptın.
beni sensiz bıraktın!
Çünkü…
sadece seni incitmek istiyorum. İlk kez benimle ilgili olarak suçluluk duymanı ve hayatın boyunca bu duyguyla yaşamanı istiyorum. Hepsi bu!.. Tüm vazgeçişlerimin sorumlusu sensin, bunu asla unutma!”

İnsanım sonuçta benim de korkularım var. Korkuyorum işte bıçaktan n’apıyım. ‘yutkunamıyor musun? Yazık!’ Kendimi asmayı denedim. Boynum, boğazım öyle ağrıyor. Ampulün hemen yanındaki çengele bağladım ipi. ‘sıkıca’ Her şey gayet normal görünüyordu oysa. Boğazıma geçirdim ve altımdaki sandalyeyi devirdim. ‘sandalye devrilir devrilmez bütün vücudun sıtmaya tutulmuş gibi, istem dışı olarak tir tir titredi. Derken sen kıç üstü. Hahaha… salak şey’ Vallahi isteyerek olmadı. Tüm olumsuzluklar beni buluyor. Yaşam ben ne istersem tam tersini veriyor derken kastettiğim şey buydu. Sanırım anlaşıldım… Düşerken başımı bir yere çarpmış olacağım, beynim zonkluyor. ‘Çarpmadın’



3 NO’LU İNTİHAR MEKTUBU…

“Tüm hayallerim suya düştü, suyu inek içti… İneği aramaya başladım, dağa kaçmış… Dağa çıkayım madem dedim, bir de baktım ki dağ çoktan yanmış bitmiş kül olmuş… Oturdum küllerimin ortasına, kanımı içmeye başladım. Ama ne içme… Evet, işin aslı alkolik olmamak için gidiyorum!”

Bugün tüm Türkiye beni tanıyor, ünlü oldum. ‘Olayı bütün televizyon kanalları verdi.’ Kızılay’a gittim. Çevik kuvvet panzerlerinin olduğu yere. ‘Seni canlı bomba sanıp vursunlar diye’ Kollarımı iki yana açtım bekliyorum. ‘Polis dur dedi.’ Nerden biliyorsun? ‘Müneccim boku yedim oradan biliyorum’ Neyse, ben olduğum yerde öylece duruyorum. Havaya iki el ateş etti biri. ‘İhtar ateşi. Havaya sıkacağına karşına sıksana be adam.’ Ben kılımı bile kıpırdatmadan bekliyorum. Sonra nasıl oldu anlayamadım. Bir polis üzerime atladı. ‘Kahraman şahsiyet. Çok yanlış. Ya sen gerçekten canlı bomba filan olsaydın, ne olacaktı? Düşüncesizlik işte. Eğitim şart!’ Beni yere yatırıp, ellerimi arkadan kelepçelediler. Derken bomba imha uzmanları geldi. Bana, sonrasında içi boş çıkan şüpheli paket muamelesi yaptılar. ‘Bari fünyeyle patlatıp etkisiz hale getirselerdi ya’ Onu da yapmadılar. ‘Götürdüler merkeze’ Öyle, gittim gördüm merkezi... Neden sonra, kaçık olduğum kanaatine varıp, serbest bıraktılar beni. ‘Sarhoş olduğunu anlamaları için dayak mı yemen gerekiyormuş yani?’ Ben de tam onu söyleyecektim. Hiç gerek yoktu. Sorsalardı söylerdim. Ama bilmediğim onlarca sorunun ardından bunu da bilemeyeceğimi düşünüp zahmet etmediler sanıyorum. Yani hayır ne bileyim, genel kültür soruları sorsalar, ne bileyim gündem de sorabilirlerdi, hatta havuz problemi filan, vallahi çatır çatır, sıfır yanlış cevaplardım. O kadar sorunun arasında hiç mi birini bilmez insan, ben bilemedim. Çok utandım… Eksik hissettim… “Neyse takma kafana. Geçti gitti işte…”

4 NO’LU İNTİHAR MEKTUBU…

“Şu dünyada var olduğum sürece bulduğum, bildiğim bir şeyler var sanıyordum. Peygamber gibi hissediyordum, acıyı gözlerinden yaladığımda… Bir sabah uyandığımda bildiğim hiçbir şey olmadığını ve aslında hiçbir bok olmadığımı fark ettim… Her şey yanlıştı. Ya da tüm o doğrular içinde tek yanlış bendim… İçim öyle boş, bağırsan hani yankısı bile yok… öyle boşluk içim. Ben… Bitsin istiyorum sadece, dinsin…”

“Eee madem, kendini, kendi içindeki boşluğa atıp intihar etsen ya” Dibi görmeme ihtimalim yüksek o boşlukta, içim bildiğin gayya kuyusu… “Hımm… Dibe vurduğunu, yere çakıldığını duymazsak, öldüğünden emin olamayız. Hem sakat kalma ihtimalin de var” Eledik bu seçeneği.

Basit bir makine tasarladım. Okullarda hepimizin öğrendiği cinsten. Yatağımın üzerine iplerle üç tane bıçak gerdim. İpin bir ucunu parmağıma bir ucunu da ayağıma bağlıyorum. Mekanizmanın altına dümdüz uzandığım zaman bıçaklardan biri boğazıma, biri göğsüme, biri de karaciğerime denk geliyor. ‘Böylece sen cesaret edemesen bile uykun esnasında kımıldadığında mekanizma çalışacak. Harikasın.’ Evet. Tanıdığım çoğu insan zeki bulurdu beni, bugün onlara hak veriyorum… “Evet ilk kez ben de hak veriyorum, o yalakalara… Neyse hadi uzan şöyle…” Tamam mı, nasıl görünüyorum? Ophellia gibi olmalıyım. “Daha da güzelsin… Vazgeçmek istesen bile bu iplerden, gövdenin üzerinde giyotin gibi sallanan bu bıçaklardan tek başına kurtulman imkansız. Artık bitti bu iş, bu kez başaracaksın!” Teşekkür ederim… “Hadi uyu artık…”


1 NO’LU İNTİHAR NOTU…

“Hepinize bol şans!’

Günlerdir burada böylece put gibi yatıyorum. Hareket edemiyorum. Korkuyorum. Gözüme gram uyku girmedi. Kimse de arayıp sormadı beni…

2 NO’LU İNTİHAR NOTU…

“Alayınızın a.q. nerdesiniz???”