24 Temmuz 2011 Pazar

BENDEN ÖNCE REENKARNE OLMAYA BAK SEVDİĞİM YOKSA EBENİ SİKİCEM ÖBÜR TARAFTA

“Bir tanrıyı, bir de beni sakın unutma!”
Çocukken biz, karıncaya bile zarar verecek olsak anneannelerimiz, babaannelerimiz “öte dünyada sırat köprüsünden o karıncanın üstünde geçiceksin” der bizi korkuturlardı. Böylece o ağırlığının doksan katını taşıyabilen, mini mini hayvancıklara zarar vermezdik. Atadan dededen öğrendiğimiz üzre biz de o yaşlarda herhangi bi hayvana zarar veren bi velet görünce “şimdi senin bu yaptıklarının aynısını öbür dünyada o da sana yapıcak yaaağ” derdik ve anında sonuç alırdık. Elinde taşla köpek kovalayan canavar eşşoğlusu malak gibi kalırdı böyle. Gözleri dolardı korkudan. Ohh nasıl içime su serpilirdi, anlatamam. Caydırıcıydı bu “öbür dünya” korkusu. Pardon? Efendim entelektüel arkadaşım? Neeeeeyyyyh?! Din baskısını mı savunuyor muşum? Yok yahu, nerden çıkardın.  Benim savunduğum tek baskı, patates baskısıdır. Hep kalp şeklinde oyardım patatesleri. Hey gidi gençlik… Evet arkadaşım haklısın, bizim gibi az gelişmiş, yarı sömürge ülkelerde din, kitleleri sindirmek için önemli bir araçtır. İtaat ediceksin, sorgulamıycaksın, baş kaldırmıycaksın. Egemenler din sayesinde yarattıkları korku toplumuyla istedikleri gibi at koşturabiliyorlar. Aaa bak at dedin de aklıma geldi ne kadar estetik bi hayvan diil mi bu athayvanı? Ayy. Tamam… Caydırıcıydı diyorum. Allahdinkitapkorkusunu savunmuyorum!  Sizin deyiminizle “somut koşulların somut tahlilini yapıyorum. He he doğru diyon “son tahlilde din afyondur” bla bla bla. Pardon ama burası benim çöplüğüm… Yok burada konuşma özgürlüğün filan. Siyeeeaa!
Neyse efenim… Ne diyordum. Evet kesinlikle caydırıcıydı bu “Allah korkusu”… burada caydırıcının altını bi sekiz on bin kez çiziyorum. Caydırıcı, caydırıcı, caydırıcı… Hemen hiç birimizin gelişmiş bi vicdanı yok. Bu vicdanı da hiçbir sistemin değiştirebileceğini geliştirebileceğini sanmıyorum.  Bugün mahallemde sokak köpeklerini taşlayan tekmeleyen, kedi öldüren piçlere bakıyorum da, keşke bizim gibi anneannelere, babaannelere sahip olsalardı. Hoş, ben “öbür dünyayı” ayaklarına getiriyorum, herhangi birini bir hayvana yaklaşırken gördüğümde, o ayrı… Neyse efenim geçelim, zaten bu yazının amacı hayvanseverlik, sevelim güzelleşelim “çocuklarımıza hayvan millet devlet sevgisini aşılayalım ah sevgili dostlar” diil… Sosyal içerikli mesaj vermek yerine gidip yedi cücelere verirsem prenses muamelesi göreceğimi öğrendiğim günden beri, toplumsal her türlü duyarlılığımı kirli bir mendil gibi buruşturup çöpe attım...
“şimdi senin bu yaptıklarının aynısını öbür dünyada o da sana yapıcak yaaağ” ya da öldükten sonra yapılacaklar listesi:
-Evet sevdiğim, senin bu dünyada bana yaptıklarının aynını ben de öbür dünyada sana yapıcam. Ben de öbür dünyada elime kör bir bıçak alıp, gözbebeklerini onunla deşicem. Sen bu fani dünyada bunu öyle bi ustalıkla yaptın ki ben içinden senin geçtiğin herhangi bi düş bile göremiyorum artık.
-Öbür dünyada ben de seni aldatıcam. Bana kendini sunan ilk kadına gidicem. Hımm… Demek ki öbür dünyada lezbiyen olucam. Ve hangi huriye göz düşürürsen onu kendime metres edicem, seni yüreğinden, erkekliğinden yaralıycam. Ağzına elektrik süpürgesinin ucunu sokup, gururunu emicem...
-Öbür dünyada uçurum sokucam içine, bomboş hissediceksin. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini bile bilmiyceksin. Duyguların, organların terk edecek seni. Ve sen sanayi tipi bi sıkacakta, sıkılıp suyu boşaltılmış portakal posası gibi hissediceksin...
-Öbür dünyada toprağından ayırıp, küçücük bi saksıya dikicem seni ve hiç su vermiycem sana. Sen, bir kaktüs gibi acını anlatamadığın için agresifleşip dikenlerini çıkarıcaksın. Ve onlar içine içine batıcak. Öz suyun gözyaşlarından fazlası olmuycak…
-Kafanı kesicem lan öbür dünyada. Çünkü ben, tek kibrit çakımlık ömrü olan kuru bir saman balyası gibi hissediyordum kendimi. Olması gereken yerde bi başım yoktu. Ve kargalar alay ediyorlardı, korkuluk bile değildim...
-İhanetini ilk öğrendiğimde teninin coğrafyasını çıkardığım avuçlarım nasıl alev aldıysa ilkin, öyle yakıcam senin avuçlarını ben de, öbür dünyada. Vatanım –ki o sendin- yağmalanıyor, varlığımın başkenti aşkım, haritadan siliniyordu işte. Öbür dünyada ben de seni sürgüne göndericem!
-İştahını kesicem öbür dünyada, tek lokma geçirmiycem boğazından.
-Gözkapaklarının ardına kamp kurucam, hep benimle yaşayacaksın ve korkucaksın kendinden. Gerçekten var mıydı bu kadın yoksa ben mi uydurdum diye.
-Bilinçaltını skerticem öbür dünyada. Tüm travmalarının başkahramanı olucam. İlk tokadının, ilk kaybının, ilk aşkının, ilk çükünün kalkmayışının, ilk erken boşalmanın ve ilk ölümünün… İçinde ne kadar yıkım varsa hepsi benim suretimde yeniden canlanacak. Öbür dünyada beni düşünmekten, hiç bir şey yapamıycaksın. Bu yüzden işsiz kalıcak, kiranı ödeyemiyceksin. Öbür dünyada kapına dayanan ev sahibi olucam!.. Tekme tokat atıcam seni evinden, huzurundan!
Düşündüm de külli zararmışsın lan! İnşallah vardır öbür dünya, okaayyy yamaşita kombambaaa kombambaaa amin!