24 Temmuz 2011 Pazar

çeşitli sevdalanma biçimleri vardır, olabilir, normaldir

Bu sanki… kırılan bir bileğin üzerinde sek sek oynamak gibi… Şimdi ben bu yüreği nasıl aşikar edeyim. Ya sırrımı hangi aynalara dökeyim de, bana seni versin.

Adınla başlasam besmeleme bir kara dua dökülür dudaklarımdan. Lal olur dillerim, göğe kalkmaz ellerim de, utancımdan alnımı secdeye mühürlerim. Artık ne mümkün ikna olmak üç kuruşluk saadete.

Tanrı bana izin ver. Ver ki, sesi dahi kalmasın kulaklarımda. Bana izin ver. Ver ki silinsin soluğu hayalimden… Gözleri… Evvel onun gözleri… Ahir onun gözleri… Tanrı bana izin ver…

İmanla söylüyorum, bil! Sen ve ben ıslanıyorsak bu sağanakta, başka yüreklerde mutluluk yeşersin diyedir… bu yangın ikimize birden yeter... Ben yanarım da sen doğarsın (benim) küllerimden.
Belki dikiş tutmam… Belki kör olur uykularım… Ben belki hep susarım...
Ki susmak, bir sevdalanma biçimidir sevgili…