24 Mart 2013 Pazar

şiir gibi

marina ve ulay iki sevgili. iki performans sanatçısı. birlikte oldukları yirmi yıl boyunca biz gibi sefillere ilham verecek, apışıp kalmamıza sebep olucak şahane performansları var; bilincini kaybedinceye kadar ezber yapmak örneğin, basit bir düzenekle ulay'la birbirlerinin ciğerlerini solumak... marina abramoviç bilhassa, performans sanatını ruhani bir boyuta taşıyor ve adeta dervişe dönüşüyor.

ikili 89 yılında ilişkilerini de ruhani gereksinimleri yüzünden bir yolculukla bitirmeye karar veriyorlar. büyük duvar gezintisi adını verdikleri çalışmalarına göre her biri çin seddi'nin bir ucundan başlayarak 2000 km yürüyorlar. ortaya geldiklerinde birbirlerine son kez sarılıp bir daha hiç görüşmemek üzere ayrılıyorlar.

ve 24 yıl sonra şunlar oluyor;

http://www.youtube.com/watch?v=XNcWRbh8wQA

14 Mart 2013 Perşembe

metin altıok...

"ister sevgili, ister dost olsun,
ayrılmak saati gelip çattı mı, sakın gizleme;
sen omuzdan kesilmiş bir çaresiz kolsun.
eskiye de boş ver onu da eşeleme;
ne iyiydik' ler, yine görüşürüz' ler
dikenli tel gibi takılmasın boğazına.
biliyorsun bu sözler inandırıcı değiller.
çoğaltmadan katlan acının en azına;
bekleme aracın kalkmasını, ayrılıklar götürü.
karış telaşlı kalabalığın içine,
yürü ardına bakmadan, durmadan yürü;
yeni aşkların, yeni dostlukların geleceğine.
alıştır kendini her şey biter ve gömülür;
"ve nice yazlardan sonra kuğu da ölür."


***

iyi ki doğmuşsun, uyumsuza rakı balık hazırlayan şair...

13 Mart 2013 Çarşamba

köryak? keryüak? hay telaffuzuma sıçayım

 
iy'ki hep yoldasın adamım. iy'ki...
 
-koca koca bulutlar buharlı karanlıklar içinden geçip gidiyor. gerçekten bir gezegen içinde yaşadığımızı gösteriyor bu bana birden.

-gözlerini kapat bak o zaman... daha neler göreceksin.

12 Mart 2013 Salı

derimin altında sızlayan sen isen de...

oh be abidin ohhh... güzeliz,  çiçeğiz...
hüzün taşımış kırlangıçlar sol mememizin ardındaki yuvasına, yeşiliz.
nimet bunlar nimet. bu kadar hissiyatın zerresini bulamayan var
-afrika dahil değil-
ağzımızda ıslık, kalbimizdeki yaraya üflemek misali
-üffffle abidin
-üfffiiiytttfiyuuuuvvv...
iyiyiz.
sarısındayız, sıcağındayız
sanki kavuşmuşuz...

***

kalbim yanıyor ismini nerede işitsem...

http://www.youtube.com/watch?v=Kij13S6lBLI&NR=1&feature=endscreen

11 Mart 2013 Pazartesi

seninle ilgili herşey koca bir neyse

ayrıca seninle ilgili herşey koca bi öküz, böğrüme oturmuş:)

of be abidin dedim ya neyse. tatlı şeyler yine de. öldürmeyen allah öldürmüyor. oldurmayan zat-ı muhteşem, oldurmuyor. öldürmeyen allah süründürüyor. oldurmayan zat-ı muhteşem de süründürüyor. lan abidin, yoksa? omg!!! şok mi beybi

aristoteles'e sevgilerimle üç nokta beş ünlem şapşik yüz ifadesi

http://www.youtube.com/watch?NR=1&v=S5TnPjOd_To&feature=endscreen

10 Mart 2013 Pazar

aldılar, inanma kabiliyetimi elimden

bugün ne kitaplar, ne filmler ne de dostlar... bugün dibine kadar arabeskim abidin. bunalım diilim yok. ahmet kaya orhan gencebay ahmet kaya orhan gencebay... replay replay. kah orhan baba, kah iki gözüm ahmet veriyorlar elime böyle sırayla neşteri. ben onunla içimi deşiyorum. iyi böyle iyi...

efkar bunun adı. yahut ismail abi hüznü. naif bir bazı kederler. asla depresif değil. bunu hissedebilmek öte yandan, güzel... çok güzel. şu anımı zannediyorum hiçbir şeyle değişmem. çünkü bir muhasebe var. içsel bir muhasebe. dönüp bakıyorum şöyle bir. durup düşünüyorum. efkarıma sebep hissiyatımı. yok. kızamayacağım kadar uzak bir geçmiş kişiler, olaylar... yahut öyle silmişim ki. bugün hatırladığım yalnızca bana hissettirdikleri. ne acayip. iyi ki de yaşamışım. yaşanmış...

bu kendime not olsun abidinim. sana da naçizane bi tavsiye. hiçbir şey içinden çıkılamaz değil. aşılamaz değil. yaşarken herşey kocaman ve çok ürkütücü gelebilir. sakin olmak asla kolay değil öyle anlarda. sadece şunu düşün. birazdan uyanıcaksın. o yüzden ne kendini ajite et, ne başkasının ağzına sıç. sana yemin sana söz; birazdan uyanıcaksın...

abidin bu ayrı dağlıyor. züleyha'yı mı düşünüyorum yahut kayıplarla mı bağlantılandırıyorum bilmiyorum. ayrı ağzıma sıçıyor; http://www.youtube.com/watch?v=3jiWCWdb1sI

7 Mart 2013 Perşembe

uzun uzun konuşuruz bi gün son istanbul beyi

zaman yıkar, yalar götürür yaraları... zaman iyi eder bildik. doğru fakat eksik. zaman, ben gibi öfkeden efsane yaratamayanları, kin tutamayanları salaklaştırır, acıyan ağrıyan yanlarını iyileştirirken.

şimdi çıkıp gelse mesela, gelmez de... hani hikaye bu ya çıktı, geldi, diyelim. diyelim ki şu eşikte belirdi kapıya denk boyuyla upuzun. baktı sonra. sessizce baktı -ki hiçbir ressam böyle kahverengi görmemiştir- kalkarım. sarılırım eksiksiz. bi dolu ağlarım hasretten... nasıl öpesim var saçlarını.

bağışlanmayacak hiçbir hata yok hayatta. ya da şimdi uyuştu ya ağrılarım, bana öyle geliyor. kızgınlık gitti, tortusu dahi kalmadı. bir sevmek kaldı geriye. o da bırakmıyor yakamı...

ben ona beni yok etme gücünü verdim, aşık olarak. bir de bu gücü kullanmayacağı hususunda ona güvendim. birine "aşığım sana" demek, fitili ateşlenmiş bir dinamiti eline vermek gibidir. parçalara ayrılacak olan elbette sizsinizdir. bir nevi can teslim etmektir aşk. can emaneti... kimse böyle bir yükün altına girmek istemez. kimse o dinamitin elinde patlamasını istemez. Aslında benim şu boynu bükük kalbimin özeti bu.

bugün onun benden, benim ondan alıp verdiklerimin çetelesini tutmuyorum. hangimizin haklı olduğunun da... haksızlığa uğramış hissetmenin yakıcı kesiğine de teslim etmiyorum ruhumu. müstehak bana ondan gelecek her türlü azap. müstehak...

madem ki sevdin; kuran'daki türlü belalar, tevrattaki türlü belalar... sana müstehak!

ben bugün yine o erik dallarının sızısıyla başbaşayım. mayhoş... buruk... ve hasreti güneş bilip çiçeklenmenin seherinde... ağaçların aptalı... insanların aptalıyım ben bugün.

http://www.youtube.com/watch?v=iCKwmE4xb2E

insan kalbini gömmemeli

birdenbire yüzünü değil, gözlerini değil sesini göresim geldi...

http://www.youtube.com/watch?v=NPLjgd4euEs