30 Temmuz 2012 Pazartesi

"ya kırdığın gönlü Allah seviyorsa? bilemezsin, bilseydin ödün kopardı; dokunamazdın... "

auschwitz, "n'olmuş yalandan bi olay" "oruç tutmuyorlarmış" "malatya'nın provakasyon olduğunu düşünüyorum" dediğin yerde başlar.auschwitz "ama bizim de askerlerimiz şehit" dediğin yerde başlar.auschwitz "biz" "onlar" ayrımı yaptığında, ben "malatya" dediğimde senin "şemdinli" dediğin yerde başlar. auschwitz, basının medyanın kör sağır olduğu yerde başlar. auschwitz "galeyana gelmeyelim" dediğin yerde... aslında uzağa gitmeye gerek yok. sivas var. ve ne biliyor musun, sivas'ta gösterilen "adalet"tir bugün malatya'yı teşvik eden...

evindesin. korunağında... toplanmışlar ve seni aileni linç edecekler. "bizi öldürmeye geldiler" diyor kızın. büyük kızın ağlıyor... belediye başkanı  vatandaşa "evinizi boşaltın" çağrısı yapıyor. ben o an ki çaresizliği tahayyül edemiyorum sadece hissediyorum. sen de dene! en sevdiklerini koruyamama ihtimalini, korkuyu düşün. evinin sana mezar olabileceğini... yakılabileceğini... evin orası senin evinnn! başına yıkabilirler. Geldiler...

"devlet diyarbakır'da şöyle müdahale etti ama bak malatya'ya gelince bişey yok", "sahura kalkıp adam mı yakıcaksın" "müslümanlar sahurda" gibi kıyaslamalara girmiyorum. bu türden kıyaslamalar  faşizmi çağırıyor. kırıntısı kalmış toplumsal vicdan parçalanıyor kıyaslamalarla. taraf olmak zorunda kalıyor herkes. hayatta elbette taraf olunucak. olunmalı. ama seçeneğin tek başına faşizm olmaması kaydıyla!