30 Temmuz 2012 Pazartesi

abidin'e mektuplar...

aziz dostum abidin, beni bu aralar üzgün gördüğünü yazmışsın mektubunda. doğrudur... fakat endişelenmeni gerektirecek birşey yok. ya da çok. halimi ahvalimi anlayabilmen için şöyle bir giriş yapmalıyım; değerli dostum, takdir edeceğin üzere klişeler kullanarak konuşmak, yazmak sorun yaratır, çünkü güneşin, ayın, duyguların vs... kalıplaşmış söyleyişlerin ifade ettiğinden ya da bize öğretildiğinden çok daha farklı çeşitleri vardır dünyada. bunu seninle daha önce konuşmuştuk. bir süredir kendi adıma özgünlüğümü yakalamaya, bir üslup kurmaya çalışıyorum. "sensiz üşüyorum" "ayın karanlık yüzü" "şehrin karanlığı" "ayaza keser yüreğim" "yağmur sicim gibi yağıyor" şeklinde kalıplar kullanmamaya özen gösteriyorum. lakin küfürlerde çok zorlanıyorum. ananınaminoyim demek yerine "valideciğinizin avret yerlerine duhul edesim var" şeklinde süslü kelimeler kullanmak, yazdıklarında ve söylediklerinde özden uzak, gösterişli "yazar"ların işi gibi geliyor. yahut "anan seni doğurmamış sığğçççmış sıığğçmış" özlü küfrünü "amigdalasını buzlu badem diye satmış onun babası" / "limbik sistem kalmamış o gün meleklerin tükanında onlar da seyrantepe sanayiinden "meydinşayna" dümbük sistem alıp takmışlar beynine..." şeklinde ifade etmek, anlaşılır olma sorununu doğuruyor.


sevgili dostum, göte göt demenin hakaret sayıldığı bir dünyada ben gerçekten, kendimi ifade edebilme zorluğu yaşıyorum. ve idrak edemiyorum kişileri kurumları... sebeb-i hüznüm bundandır...

daima senin sevgi...
http://www.youtube.com/watch?v=16aUOSprcvc&feature=share