23 Aralık 2011 Cuma

Mevzuya tamamen Fransız kalarak, Fransa’yı protestorejen… ee östrojen… Abidin neydi o? Prospektüs? Provitamin b5?.. Pırasa! Evet mevzuya tamamen Fransız kalarak olayı prada ediyorum. omg! Bi türlü doğru kelimeyi bulamıyorum. Siyaset yapmaya çalışırken Esra Ceyda kardeşlere döndüm. Bakınız bu çok önemli. Okumadığımız, bilmediğimiz, okuyup hala aklımızın basmadığı, gerzekleştiğimiz konularda ahkam kesersek, pembiş pembiş Esra oluruz, şişme bebek ağızlı Ceyda oluruz. Ben bu yazının ilk cümlesiyle oldum, netekim. Ve bu yazıyı ağzımı her an, içine bişiyler almaya hazırmış gibi büzdürerek, kenarında vinipoh resmi olan pempe baksırımla yazıyorum. Gerek yok böyle hassas mevzularla ilgili konuşmaya. Bakın, sözlerini ciddiye aldığımız, akıl fikir açan, ilham verici muhalif arkideşlerimiz tek kelime ediyorlar mı konu üstüne. Etmiyolar. Niye etmiyolar?.. Ne zaman Ermeni Soykırımı’yla ilgili bişiyler gündeme gelse bunlar hep sustular. Hep sustular. Başka bir gündemle uğraştılar. “sol” anahtarı gereği, memleketteki ince sesleri göstermeye gayret ettiler. İyi, tamam. Güzelsiniz. Özelsiniz. Yakışıklısınız ve çok çekici… Ama canım biz sizi okuyoruz, takip ediyoruz ve ne zaman bu ve benzeri ikircikli konularda açmaza düşsek, fikre ihtiyacımız olsa… Yahu fikre de ihtiyacımız olmayabilir, çok net de olabiliriz sadece okumak için de olabilir, dur bakalım ne demiş diye bi bakma gereği duyuyoruz. Duyuyoruz da n’oluyo? Ses seda yok abilerim aplalarım da. Ben artık sizin de samimiyetinize inanmıyorum. En çok konuşması gereken sizler iken, taş gibi sessizseniz muhalif kimliğinize, anarşist yanlarınıza saygı da duymuyorum. Demek ki hassas konularda tepki almaktan, tartışmaktan kaçınıyorsunuz. Tutuklamalar, gözaltılar, faşizm ve solun siyaset için olmazsa olmazı ezilen kürt halkları üzerinden kesinlikle güçlü, çoğunlukla haklı söylemlerinizle osbir çekiyorsunuz. “ne me quitte pas” aklımcım… Yoksa şüphen mi var?

Ben bu satırları yazarken “Yağmur yağıyor” diyor Abidin. Tıpkı, konuyla ilgili bi yaklaşım getirmesini, geliştirmesini beklediğim bi arkadaşın yaptığı gibi. Sadece"yağmur yağıyor" diyor... Sinirleniyorum. Ya ne yağacaktı gökten. Yarak mı yağacaktı? Sik mi yağacaktı. Tabii ki yağmur yağacak, kar yağacak amına koyim. Hee bi de evvel zaman içinde çamur ve kurbağa yağdığı rivayet edilir. Fransa’da. Bakınız yine mevzu döndü dolaştı Fransa’ya geldi. Ama ben burayı es geçiyorum. Haritada yerini sorsanız, bilmem zaten… Yoksa şüphen mi var?

Bir de “bizimkiler”e çok fena bi depresyon edebiyatı musallat oldu. Ve öyle yaygın ki. Biri başladı böyle yazmaya, kendine bi üslup seçti ve ne yalan söyleyim hoştu da. Sonra ciddi bi çoğunluk bu üslubu benimsedi. Kalemlerini böyle çalıştırdılar. Birbirinin kopyası, birbirinin taklidi yığınla memleket hali üzerine yazı… “isyanlar biriktiriyorum, evladını yitirmiş anaların gözyaşlarının değdiği kırık aynaların sırrından. Kadim zamanların suskusudur çığlıklarım. Şimdi öfkemizi keserek akıtma zamanıdır damarlarımızdan” bla bla bla. Ben uydurdum bu sikimsonik cümleyi. Ama böyle bi tuhaf bi garip bi dangalakça sözcük öbekleriyle Van anlatılıyor mesela. Katliamlar anlatılıyor… Okurken sanıyorum ki sistem yüzünden bunalıma girmiş, derin acılar çekiyorlar ve birazdan bileklerini kesicekler, toplu halde. Tüh ulan diyorum. Madem bu kadar kalabalıklar. Keşke bi eylem örgütleseler, açlık grevi ya da ne biliyim korsan... Bir ses olunur hiç diilse... İtiraf etmeliyim ki kalemşörlük yapıyorum şu an. ama siz de... yahut onlar... Ve birimizinki kurusıkı... Hoşlanmıyorum abidin. Ben bunalımdayken ya da platonik aşk yaşarken yazıyorum böyle boktan şeyler. Bana kalırsa sol, derdini anlatan, net ve temiz bir dili hak ediyor. Bunun bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Elbette yazının bir estetiği olmalı. Ama o estetik, bu estetik diil zannımca. Güçlü, tutkulu duygulardan ziyade, tutkulu düşünceler okumak istiyorum ben. Cezmi Ersöz’ün bi tık daha politik yazılarını diil. Leydi Makbet’in bir zaman makinasıyla günümüze, bi de yaşanacak başka memleket yokmuş gibi Türkiye’ye gelerek yazdığı yazılarını hiç diil! “Gelin faşizmin ruhları. Gelin alın benden kadınlığımı” tiksinç! Yoksa şüphen mi var?

Şimdi niye bu kadar sinirlendim ki?.. Hay Allah… Abidin? Lan acıba ben yazamıyorum diye olmasın. Politika üretemiyorum filan diye? Olabilir valla. İnsan kadar rezil bi bokunbombokboku yoktur kainatta. Herşey olabilir. Dolayısıyla kendi söylediklerinden bile şüphe duyan, bu esraceydakardeşlerçakmasıhatunkişisi’nin düşüncelerini dikkate almalı mı gibi bi sorunsal oluşuyor. Ve dolayısıyla “kendi söylediklerinden bile şüphe duyan, bu esraceydakardeşlerçakmasıhatunkişisi’nin düşüncelerini dikkate almalı mı gibi bi sorunsal oluşuyor” -dejavu oldum lan. hay Allah- cümlesini kurması bile aslında ciddiye alınmak için böyle yaptığını gösteriyor. Bir diğer ihtimal için bkz “ipimle kuşağım…” Yoksa şüphen mi var?