30 Ağustos 2012 Perşembe

belki insan çıldırmaktan yaratılmıştır ya da çıldırmak için fırlatılmıştır dünyaya


önümüzdeki üç yıl içinde ülkeyi terk etmeyi planlıyordum, annemi ve kardeşimi de alarak. dün gece o.c. davasından sonra uzun uzun düşündüm, iki kardeşim daha var ve onların çocukları. yani ki sevdiklerim... kendimi internetten satılık adaları araştırırken buldum. imar izni filan nası oluyodur acaba diye ciddi ciddi takıldım. saatler sürdü ve ben o saatler boyunca holivıd yıldızı gibi hissettim. insan garip mahlukat. halden hale geçişimizi açıklamaya kimya bile yetersiz kalabiliyor böyle anlarda. Hayatın sertliğini ışıltılı hayallerle katlanılabilir kılıyoruz. Bunu niçin yapıyoruz hiç anlamış diilim. neyse gidiceksen sevdiklerini de alıp gidiceksin, kalıcaksan onlarla birlikte mücadele ediceksin sevgi dedim. beni biliyosunuz, pek küfürbaz bi hatunum, çogayıb bi insanım. dün gece haberi okuduğumda içimde büyüyen öfke dalgasına rağmen küfretmekten korktum. şunu hissettim. acaba ettiğim tüm o küfürler teşvik edici olabilir mi? nihayet "dirty talking" diye bişiy var diil mi?.. Açıkçası hangi davranışım, hangi sözcüğüm bütünün içinde neye yol açıyor, bilmiyorum ve ben korkuyorum. Hastalıklı bi düşünce olabilir ama bunu şöyle izah ediyim; çalışıyorum, belki çocuklara masallar anlatıcam onu yazıyorum. Çay istemiş canım. Demlemişim. Ocakta çay. Ben kurduğum masal dünyasına öyle dalmışım orada öyle mutluyum ki çayı ocakta unutmuşum. Fokurduyor su… Bunları biliyorsunuz aslında, benim çaydanlığımdan çıkan buhar, yağmur bulutlarına sebep oluyor ve dünyanın bi tarafına yağmur yağıyor. 14 yaşında bir çocuk sokakta o sıra. Islanmış… çamur pis… bir araba yaklaşıyor yanına. İçinde emniyet bilmem ne müdürü var. Tabii ki güvenicek, çünkü hala polise ve büyüklerine güvenicek yaşta. sonrasını tahmin edersiniz “rızası var” raporu veriyor mahkemeler…  ben yani ne biliyim… burada yazarken, yemek yerken, alışveriş yaparken, aşık olurken hatta, dua ederken belki, senaryo yazarken, küfrederken şiir okurken farkında olarak olmayarak yaptığım herhangi bir şeyle kimbilir nelere sebep oluyorum. Diyorum ki Abidin, Allah kahretsin! ben ne yaptım da bu dünya bu hale geldi?!. Kendimi kesmeme yemek borumdan yukarı fışkıran mide asitlerim engel oluyor her defasında. Kadını, çocukları, hayvanları mağdur eden sistem, katilleri, tecavüzcüleri, işkencecileri de yaratıyor. Katili ve kurbanı yaratan aynı Allah!  Ben işte herhangi biriyim yalnızca adım sevgi. aldığım tek nefesle bile bu tiranlığa fayda sağlıyorsam ben nefesimi tutmak istiyorum. üzüntüden, duyarlılıktan değil. öfke ve tiksintiden! Ve tanımadığım milyonların vebali varsa omuzlarımda işte o zaman acıdan ve çaresizlikten… ben gerçekten bilmiyorum…