20 Ocak 2012 Cuma

beni sevmeyişini başka türlü açıklayamıyorum

bulutlar vardır. bulutlarda artı eksi iyonlar. su savaşı oynarlar. ama onların anneleri kızmazlar ıslandıkları için. yürürsem şindi çıkıp, ben eminim saçlarım uzar. gökkuşağının altından geçersem kız çocuğu da olurum. annem bana hep ağaçtan düşünce kızar. yağmur yağarken de kızar. oğlan çocuğu der, gene kızar. kırmızı fırfırlı eteğimi giymediğim için kızar. saçlarımı tarayamadığı, renkli renkli tokalar takamadığı için... şükrü'yle maç yaptığım için. fatih'i dövdüğüm için... ama ben eminim şindi yağmurun altında yürürsem saçlarım uzar. gökkuşağının altından geçersem... o zaman annem saçlarımı istediği gibi örer, kurdelalar takar. ama annem bana hep yağmur yağarken kızar...

gökkuşağının altından geçemediğim için, diil mi?..

sonra ıspanak vardır. onun kasları vardır. demirden. süt çok sıcaktır. pekmez çok şekerli. et öcü gibidir. tabağımızdaki yiyeceklerimizin gözleri vardır. bitirmeden kalkarsak sofradan, ağlarlar. esin'in bilekleri benim bileklerimden kalındır. annem gene kızar bana. esin'in saçları uzundur. komşuların çocukları benden daha iyidir hep. annem galiba en çok onları sever. esin kerat cetvelinde altıları ezbere bilmektedir. ben üç tane ikinin altı olduğunu biliyorum bi tek.

ıspanak sevmiyorum diye, diil mi?

on kasım'da çok üşümeliyizdir. atamı en çok ben sevdiğim için bi kere, saat tam dokuzu beş geçe gocuğumu çıkarmışdımdı. hasta olduydum. çok hasta.annem gene kızdıydı. iğneci halil amca her gün penisilin yaptıydı bana.  ben de annemi öğretmenime şikayet ettiydim, yazılıda. "artık atamı sevemeyeceğim. çünkü annem kızıyor. çünkü iğne çok acıtıyor"

iğneden korktuğum için, diil mi?

23 nisan'da özge ve özgül ikizleriyle birlikte prenses elbisesi giyinip şarkı söylememiz gerekir. ben korsan olmak istiyorum. annem kızıyor. öğretmenim de kızıyo. özgeyle özgül de küstüler bana. ben de gidip şahin amcanın ağacından düştüm. sonra da topal korsan oldum. annem gene kızdı. "inatçı" dedi. "babasına çekmiş"

babama benzediğim için, diil mi?

sonra ben çok büyümüştüm. esin yoktu. özge ve özgül'de. fatih'ler taşınmıştı. şükrü'nün boyu uzamıyordu...6 kasım olmuştu bi gün.  durmadan koşuyorduk ve durmadan gözlerimiz yaşarıyordu. ben ne zaman annemin istemediği bişiyi yapsam, başım belaya girer. annem gene kızmıştı bana.

yök'e karşı olduğum için, diil mi?

sonra duvarlar vardı. boyumun milyon katı duvarlar. sayamayacağım kadar çok kapılar, hep kilitli... babam gelmişti. kızmıştı bana hem de çok. amerikan oyunlarına geldiğimi söylemişti. beynimin yıkandığından emindi. bayrak millet sevmeyen evlat, olmaz olsundu. bundan böyle sevgi diye bir kızı yoktu...

komünizm gelmeyecek diye, diil mi?

bi gün artık gökyüzü tastamam ve sonsuzdu. bu kesinlikle iyi bişiydi. yani öyle umuyorduk. ama ben anneme sarılamıyordum. odamdaydım sadece odamda. orda kitaplar vardı, duvarlar vardı yine ve kapılar. bu kez göğü ben eksiltiyor, engelliyordum. penceremi açmıyordum. susmaktan ibaretti yaradılışım. biliyorum ben sustuğum için gitti o.

anneannem öldü diye, diil mi?

sonra ben hep çiçekler diktim, saksılara. lüzumsuzsa kapadım ışığı. ıspanak yedim, kerat cetvelini ezberledim. biraz biraz konuştum. etekler aldım, giyindim, topuklu ayakkabılar. saçlarım hep uzama halinde... otobüste hamilelere yaşlılara ve sakatlara yer verdim.

ama dişlerimi fırçalarken suyu boş yere akıttım hep, israf ediyorum diye diil mi?..

belki süt bu kadar sıcak olmasaydı, pekmez diye bişiy olmasaydı yeryüzünde, prensesler yaratmaya çalışmasaydı anneler, ve babalar bırakmasalardı kız çocuklarını, anneanneler gitmeseydi hiç, kerat cetvelini ezberlemek zorunda kalmasaydık, penisilin bulunmasaydı... su faturası diye bişiy olmasaydı hayatımızda... akp iktidar olmasaydı hatta. koduğumun kapıcısı kaloriferi doğru dürüst yaksaydı ve ben üşümeseydim...

beni sevebilirdin, ben eminim...

http://www.youtube.com/watch?v=kFx_IniNjfE


sonradan gelen edit: tabii  "seven bir kişi olarak dışavurumunuzda kendinizi sevilen bir kişi yapamıyorsanız sevginiz güçsüzdür, talihsizliktir"diyen marx emice ve özetle "karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi hislerimizin çarpıp geri dönüşüdür" diyen proust'u adam yerine koymuyoz, ciddiye almıyoz diil mi? çünkü sen onlardan daha akıllısın, daha hissedebilensin diil mi? onlardan çok biliyon diil mi. hay amına kodumun dangalak sevgi'si. vayyy sana vayylar sana.