28 Şubat 2014 Cuma

üfle şişir patlat

kesekağıdı gibiyim. hiçbir şey hissetmiyorum hiçbir şeye karşı. hayır yani yaş ilerledikçe insanın daha çok adapte olması lazım gelmez mi? yok abidin, yaş ilerliyor ve ben daha da yabancılaşıyor, soğuyor, uzaklaşıyorum. yaş ilerliyor ve ben daha çok inanıyorum başka bir dünyanın varlığına. olduğum yere, buraya sırf o dünya için katlanmaya çalışıyorum. katlanmaya katlanıyorum. yok. katlanamıyorum. yaş aldıkça gün aldıkça ay aldıkça daha da çileli oluyor bu serüven. sonra ben böyle işte kesekağıdı. hani pazarcı ağmet emminin gasteden yaptığı. üfleyip, şişirip patlatabilirsiniz. çok da makbule geçer.

yani ben böyle… garip. garip de değil aslında. aslında birşey değil. abi yok. hiçbir his yok. ruhum buharlaşmış sanki. yaşamımda ciddiye almam gereken bi ton mesele var. gerçekten sevilmeyi hak eden kişiler kurumlar. ben sadece duruyorum. kimseden birşey alacak ya da verecek kafada diilim. durmak da denmez ki benimkisine. tuhaf. belki tuhaf da diildir.

içiyorum danalar gibi, sevişiyorum hayvan gibi, geziyorum misler gibi… okuyorum, izliyorum. yaptığım hiçbir şey bir duygu uyandırmıyor. kalbim kırılıyor kimi zaman. ama acımıyor. kavga etmem gereken sevdiklerim var beni kırdın demem gereken. yok. dönüp arkamı susmak daha iyi geliyor. umursamamak mı bunun adı ne ben gerçekten bilmiyorum. çeviriyorum sayfayı. bembeyaz. temiz. süt. hiçbir şey eklemiyorum o boş sayfaya. ben galiba o beyaz kağıdım. keşke bi çocuk yırtıp alsa, uçak yahut gemi yapsa… inan başka şey istemiyorum abidin.

belki bu hissizlik bi kadının çağ dönümüdür, belki olması gerekendir.  belki bunun neticesinde çok başka biri olarak yoluma devam edicem. bilemiyorum ki. tek bildiğim her şey ama her şey önemini, önemsizliğini, yoğunluğunu, kıvamını, kıvamsızlığını… yitirdi.

benim gerçekten yeni bir mitolojiye ihtiyacım var. bir felsefeye, bir inanca… yoksa… bilmiyorum ki önümde kaç sene var. çok zor geçecek. bi de eski gözükaralıklar yok bünyede. pire için ev kundaklamalar, umutsuzluğa düşünce intihar teşebbüsleri, gözyaşları kahroluşlar, hayat değiştirmeler, kaçıp gitmeler… yok.

yürürken, konuşurken, susarken, dans ederken, sohbet ederken, yemek yerken, aşk yaşarken, uyumadan önce, uyanır uyanmaz, koşarken, kahkaha atarken… ben burada diilim. burada olmadığıma yemin edebilirim.   aldığım nefes formalite. gündelik akış formalite. burada diilim. burada olmadığımı hissediyorum ama neredeyim, bunu da bilmiyorum.

https://www.youtube.com/watch?v=1AJl2ne0Qjs