6 Şubat 2014 Perşembe

ben sevgi yılmaz

ben sevgi yılmaz. yarak kürek bi insanım.
herkes gibi...
özel zevklerim arasında durmak vardır, böyle bildiğin mal gibi durmak.
valla budistlerin hiç gücüne gitmesin ama
gotama beni taklit ediyo öylecene durup duruuuken.
göbişini ısdırdığımın çikosu seniiii...

hayal kurarım en bi çoğundan…
çünkü benim hayatla başa çıkabilmek için hayallere ihtiyacım vardır
ve hayal dediğimiz müessese ile hayat arasında ciddi kan uyuşmazlığı...
ben bu ikisinin piçiyim.
ah!
bir de babamın…

acayip sinirlerim bozuk, öyle ki tellerine kuşlar konar.
ben kuşları ürkütmem
kedileri de…
köpekleri bi kerrre ürkütmüştüm.
havlayarak üzerimize geliyorlardı, yanımda benim eleman vardı.
eleman dediğime bakmayın. o da bi köpek kişisi.
ama "yutan eleman"tabiatına hayli uygun
-sıfır oluyor matematikte ki, matematiği de sevmem, sıfırı da.
neyse bunlar havlayarak geliyorlar. ben elimde taş varmış gibi yaptım
kolumu kaldırdım.
sadece kolumu kaldırdım.
çok korkmuştu köpekler…
sonra oturdum ağladım.

ben sevgi yılmaz. atom sayım bi kilo hıyara denk.
kullanmadığım zaman alabilirsiniz kafamı
ki genelde kullanmam, sandalyenin sırtında asılı durur hep
cemile temizlik günleri tozunu alır.
aranızda belki ihtiyaç sahibi vardır,
ya da benden daha çok yakışacak biri.
teklifsizce alabilir, karpuz gibi parçalayabilirsiniz.
siz her zaman daha iyisini bilirsiniz.

ben sevgi yılmaz. hiç de özel bi insan diilim.
beni hep özel olduğuma inandırdılar
zaman zaman ben de tutundum bu ezbere.
sonra bi gün tuvalette uyandım.
hasiktir lan, zannettiğim gibi çıkmadım iyi mi
yani bu bi insanın kavun alıp kelek çıkması kadar acı vericiydi.
ondan sonra turşumu kurdu annem.
anneler vazgeçmeyi pek beceremiyorlar…
bi de özel bi insan mışsın filan mışsın…
bunlar hep amerikanya'nın üzerimize oynadığı oyunlar.
türkiye'nin strateccciiiğk konumu itibarisiyle,
iç mihraklar, dış mikroplar, faiz lobisi homofobisi hede höde…

ben sevgi yılmaz, yalnızca kulum.
kavimlerin en lanetlisinden.
yaradılmışlar içinde en akılsız,
akılsız olduğu için de en tehlikelisinden…
Tanrı, emaneti dağlara, gökyüzüne, denizlere vermek istemiş.
hiçbiri kabul etmemiş de insan atlamış.
can emanetini, ruh emanetini…
"o hakikaten çok zalim ve çok cahildir"

üç noktaya sempatim var. ünlem'le ilgili çekincelerim…
yani nasıl desem, çok ergen bi imla kendisi.
avaaammm!
soru işaretlerini içime çekmiyorum
dudak tiryakiliği benimkisi.
özetle sorduğum sorular lafta, artık kimseyi anlamak istemiyorum.
kitaplar dahil değil.

asla edip abi gibi yazamayacağım
ursula gibi de…
yani ceyarar tolkinmişcesine dünyalar kurup
mitoloji yaratamayacaksan
çocukken yaptığımız gibi yeni bir dil oluşturamayacaksan
ne anlamı var yazmanın?

kredi taksitleri var, faturalar var, bir bazı ihtiyaçlar var.
taylır dördın gelseneeee
siksene beniii sikseneee!
aha da ünlemi gediğine kodum.

incelikler olmayacaksa, masal anlatamayacaksan
şiirsiz çekilir mi ulan hayat
bütün bunlar bir arada nasıl olacak?

ben sevgi yılmaz, bi daha dünyaya gelecek olursam,
bi daha dünyaya gelmeyeceğim.
mutsuz diilim, umutsuz da
öfkeli ya da üzgün…
hiçbirinden diilim.
dedim ya salatalıktan halliceyim.
çengelköy hıyarını da bozmuş ipnalar.

yani şimdi bahçede çimene rüzgar değiyor
palmiyenin dallarına da.
-palmiye ne gereksiz bi ağaç.
benim şimdi yoğun duygulara mı gark olmam gerekiyor
rüzgar dala değdi, yaprak kımıldadı diye?
sanat filmleri, bana bu ezayı niçün hak görüyorsunuz
niçün niçün niçün.
bu bi soru cümlesi diildi.
hayatı olduğu gibi görmek istemiyorum
öyle olsa camdan bakarım
gazete okurum
ayna tutarım ki
göz, yanıltır.
benim
yeni bir çantaya
yeni bir çift ayakkabıya
yeni bi sevgiliye
yeni bi gardroba
yahut bi tatile filan diil,
benim yeni bir dünyaya ihtiyacım var.

ben sevgi yılmaz. uçağa her bindiğimde düşmesini umarım
ıssız bi adada, onlarca kişi, hayatta kalma mücadelesi veriyorlar
sonra bi bilak sımok var, acayip gizemli şeyler oluyor…
üstad çok sağlam dizi procceelerim var.
hahahahhaaayyyt

ben sevgi yılmaz, kalbim boş bir kuyu
ve yusuf hala orada
ben bilmiyorum neden ahmet kaya
"yusuf'tan bir haber almaya geldim" dedikçe
burnumun direği sızlıyor.
ve sonra ahmet abi'ye…
annelere ve günlerin cumartesi'sine
yanıyorum.
sokak hayvanlarına
evsizlere
yüzü kirli, ayakları yalın çocuklara
kadınlara…
ve daha bissürü bişeylerrr
bişeylerrr...
duyarlılık pornosuna lüzum yok
ben kar yağdığı zaman sevinemediğim bir dünyada yaşamak istemiyorum.

selametle!




https://www.youtube.com/watch?v=16aUOSprcvc