bir daha bana aşk, sevgi,
saygı, barış, iyilik, dürüstlük, onur, ahlak, erdem, hak hukuk, eşitlik,
adalet, ilahi adalet, sabır, umut, aydınlık, devrim, inanç, kul hakkı, yetim
hakkı, kadın hakkı, hayvan hakkı, yaşam hakkı, ağaçlar, parklar, barajlar
omurga, başkaldırı, sanat, iyi kitaplar, iyi filmler, iyi kalpli insanlar,
kediler köpekler sokaklar... sınıfsız, sınırsız, sömürüsüz bir dünya hakkında
güzellemeler yapan olursa ağzını burnunu duvara sürtüp beynini pekmez gibi
akıtıcam. orta ve işaret parmağımı gözüne sokup, aynı anda baş parmağım ve
yüzük parmağımı burnuna takıcam. Serçe parmağımla da damağını cırmıklıycam!
yalanmış olm işte. hepsi yalanmış. saydıklarımı ne bu ülkenin halkları
seviyomuş, ne de Allah. iyiler yalnızca masallarda kazanırmış. sabır, inanç,
karma tasavvuf kitaplarının tesellisiymiş. isyan devrim özgürlük, ne devrime ne
de özgürlüğe ihtiyacı olmayanların teori kasmasıymış. ben bi zaten kropotkin’in
prens olduğunu öğrenince şüphelendiydim de konduramadıydım, ne biliyim. keza
marx. biracı şişko. koskoca kıllı kıllı adamsın, sakalından utan! dört tane
içtim mi ben de filozofum ama oturup da kitap yazmıyorum diil mi?! afedersin
ama yazmayacaktın hocam, kitaplara inanan çocuklar onu ekmek sanıp, umut sanıp
alıyor, sonra gagaları birbirine…
biz, tek bir kitaba değil,
başka türlü bir dünyanın mümkün olduğu bütün iyi kitaplara inanmıştık. Kuran
hariç değil! ama kitapsızlıkmış geçer akçe... ben artık kitaplara küstüm.
fransız devrimine de küstüm, che'ye de, mahir'e de... la fontaine'e de küstüm,
hallac-ı mansur'a da... küstüklerimi saysam burdan mars'a yol olur da, ben
cosmos'a da küstüm ulan, daha ne sayacam!
velhasılı abidinim yeni
türkiye herkese hayırlı olsun. vücut sıcaklığında, dik tutup üzerine oturunuz
afedersiniz!